12 Şubat 2012 Pazar

Ben ve diğer benler, bir de senaryolarım...

Ben zaman zaman kendi kendime konuşurken buluyorum kendimi. Kendimle kaldığım zaman kontrolsüzce kelimeler dökülüyor dudaklarımın arasından. Çoğunlukla başımı yastığa koyduğumda oluyor bu.

Bu aralar kardeşimle aynı odada kalıyoruz. O "Abla, yine ne konuşuyorsun, deli misin!" deyince kendime geliyorum. Deli miyim gerçekten, bilmiyorum. Kendimi bildim bileli böyle olduğundan bunun ayırdına varmam zor, her neyse.

Nasıl oluyor anlayamıyorum; bir anda bir başka yerde oluveriyorum. Bazen geçmişteki sahneleri yazıyorum yeniden; böyle yapmalıydım, şöyle söylemeliydim diyorum kendi kendime. Bazen de geleceğe dair planlar kuruyorum; böyle yapacağım, şöyle söyleyeceğim diye.

Nerede, nasıl, ne zamanda olacağını kendim seçemiyorum, bir anda yolcluk ediyorum sadece, etrafımdaki herkes ve her şey değerini kaybediyor, hayatımdan yitip gidiyor; adeta ben başka bir boyuta geçiyorum.

Zaman zaman aynı yerde kalıyorum fakat bir başkası oluveriyorum. Kendimi eleştiriyorum, kızıyorum, teselli ediyorum, acıyorum kendime hatta. İçimde bir başka ben bulup onu yaşıyorum. Gerçekten çok komik oluyor bu hallerim...

Öyle ki; bazen sesimi yükseltiyorum, sitem doluyorum, bağırıyorum... Üzerimde eller hissedip onları uzaklaştırmak için çabalıyorum. İsimler haykırıyorum; yapma diyorum, genelde söylediğim bu oluyor; yapma, dokunma. İrkiliyorum ve çekiliyorum yokluktan. Acaba tüm bunlar yazma ediminin bana verdiği şeyler mi; aynı anda birden çok kişi, yerde ve zamanda olabilmek, yalnız hissedememek, devamlı düşünmek, senaryorlar yazmak, planlar kurmak ve onları yaşamak.

Bu arada kurşun kalem kağıda çok güzel fısıldıyor, bayılıyorum bu sese. Her neyse, konumuza geri dönelim.

Çoğu zaman yapamadığım, söyleyemediğim şeyleri düşünüyorum böyle zamanlarda. Zaten insanlar genelde böyle değil midir; kafamızı hep keşkelerle meşgul eder, kendimizi belkilerle oyalarız filan... Ben genelde bu yüzden uyuyamam; saatler geçer, ben filmimin hala ilk on dakikasının içinde olurum.

Farkettiğim zaman çok kızıyorum kendime; çok ince düşünüyorsun, bedenini, varlığını unutup gidiyorsun, onca saati bir kaç dakikaymış gibi yaşıyorsun, diye.

Of; yine aynı şeyi yapıyorum. Hep senaryolarımdakiler, diğer 'ben'ler yüzünden oluyor bunlar, yoksa gerçekten benim hiç suçum yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder