Midem bulanıyordu, ruhumu kusmak ister gibiydim. Yutkunarak
bastırmaya çalışıyordum boğazıma kadar gelen çığlıklarımı. Bir kussam rengarenk
olacaktı dünya, hayallerimle süslenecekti kaldırım taşları ve içim yokluğa
gömülecekti.
Aklımı taşıyamıyordum artık, düşüncelerim ağır gelmeye başlamıştı.
Bir an önce gitmem gereken yere uzanıp kafamı koymalıydım bir yerlere.
Pek çıkartamıyordum kendimi, yüzyıllardır görmediğim bir
yüze sahip gibiydim. Suçum piyanoda kemana ait notalar aramak mıydı yoksa
sezaryan bir hayata normal doğmak mıydı bilemiyorum, kapalı gişe bir tiyatroya
bilet aramak misali boşa ve kara borsaya yaşıyordum, kasımdan kalma bir haziran
akşamı.
Zamanın fotoğrafını çekip çerçeveletmiştim adeta; her gece
aynı geceye kalkıyordum. Korsan kitapların satıldığı caddelerde kaybediyordum
kelimelerimi, şiirlerimi bağışlıyordum boş sayfalara. İmla hataları yapıyordum,
doğrucu tavırlarımda. Sarhoşluğuma verin siz, iç açıları toplamımı
bulamıyordum.
Saat sabaha karşı üç veya dörttü. Karanlıkta benim gibi
hayatlarını kaybetmiş bir kç insan daha vardı.
Esiyordu, saçlarım darmadağın olmuştu. Bir kaç parça kağıt
koşturuyordu kaldırımda, soğuktu belki de ama ben üşümüyordum, alkol sıcak
tutuyordu, sarıp sarmalıyordu beni.
Elimi cebime attım, sigaram bitmişti. Ciğerlerime dolan
temiz hava canımı yakmaya başlıyordu.
Ve onu gördüm! Elleri cebinde, ışıklardan uzak, duvara
sırtını dayamış sigara içiyordu. Gölgelere ve dumana boğulmuştu çehresi. Ondan
tarafta gözüme çarpan tek ışık yanan tütünün doğurduğuydu.
Ayakkabılarım beni ele verince bendentarafa baktı. Gel, diyordu
sanki ve ben gidiyordum, sessiz çağrılarını takip ediyordum.
Bana sigara uzattı. Ondan tarafa uzanan uzun, boyalı
tırnaklı ellerin titrediğini farkettim, sanki bir başkasına ait gibiydiler,
tanınmayacak haldelerdi.
Sessizlik doldurdu aramızdaki mesafeyi ve ben hiçbir şey
yapamadım, aramızdan çekip alamadım onu.
Aşık oldum... ve onda kaybolmak istedim, kokusunu merak
ettim, sesini de. Tarif edilememezliğiyle sevdim onu, sarhoş soluklarıyla. Hiç
tanımadığım hayatı çekici ve çok cazip geldi.
Sigarasının sonsuzluğa de sürmesini istedim umutsuzca,
biletim olmayan bir trene binmek istedim. Son yudumu aldıktan sonra yere atıp
ayağıyla ezdi, hiçbir şey söylemeden yürümeye başladı. Adım adım benden
uzaklaşıyorken yıllardır tanıdığım ve ölümüne bağlandığım bir insanı kaybediyor
gibiydim.
Boş ve loş sokakta bir tanrı misali yükseliyordu, tapmak
istiyordum ona hiç bitmeyen gecelerde. Nereye, dedim adından bağırıp. Sesim
kurumuş bir ağaç yorgunluğundaydı, tatsızdı ve tanınmaz haldeydi.
Durdu, sesi yankılandı tüm boşluklarımda; Gobi Çölü’ne,
dedi. Nefesi duman duman uzaklaştı araladığı dudaklarının arasından, bana
varmasını istedim. Beni de götür, dedim. Hiçbir şey söylemedi, kıpırdamadı
bile. Bir ara sözcükleriyle birlikte ruhunun da çıkıp gittiğini düşündüm.
Sarhoştum; anlamıyor ve anlamlandıramıyordum, çok düşünmeden
ona doğru attım adımımı. Benimle birlikte yürümeye başladı. Bir anda hiç
tanımadığım bu adam benim yolum ve varacağım liman olmuştu.
Issız ve eşsizdi evi, bir de soğuk; çöl geceleri gibi. Ucu bucağı yok gibiydi, sayısız resim vardı duvarlarında kum taneleri misali; kadınlar, kadınlar ve kadınlar... Her birine dokundu içim, her birinde bambaşka hayatlar ve hayaller gördüm.
Sadece beni çiz, dedim. Koltuğu gösterdi bana. İçimi soydum
sonra hiç çekinmeden. Ruhum çırılçıplak kaldı ve sımsıcaktı.
Gözleriyle çizdi beni... Gözlerinde çizdi...
Bitirdi, kalkıp yanına gittim, baktım çizimine ama kendimi
hiç göremedim, sayfada yalnız o vardı. Resmi duvardaki diğer kadınların yanına
astı. Kızdım ona; sanki beni aldatmıştı.
Sigara uzattı bana yine, kalemi tuttuğu ellerinde kaybolmak
istediğimi farkettim.
Reddettim sigarayı. Sen de içme, dedim. Beni iç.
Bu kez o soydu içimi, bir kez daha çırılçıplaktım,
soyundukça ısınıyordum.
Saatlerce bende kaldı, tenime çizdi kendini, kokusunu işledi
ciğerlerime ilmek ilmek. Kayboldum suskunluğunda, sessiz duygularında. Gobi Çölü’ne
gitmek istiyorum, dedi bir ara. Beni de götür, dedim. Sanırım bir saniyeliğine
de olsa tebessüm etti.
Sabahın ilk ışıklarına kadar bendeydi, ekvator misali yattı
üzerime. Pencereden şerit şerit süzülen güneş, çıplak vücutlarımızın üzerine
uzandığında gecelerin acı verici derecede kısa olduğunu düşündüm.
İşte biz böyle tanıştık...
Ve biz zaten sadece tanıştık. Adını bile bilmediğim o beden,
bana beni verdi ve biz birbirimiz için ‘tanışık’ olduk.
Zaman zaman gerçekliğini sorguluyorum onun, içkilerin içinde
boğulduktan sonra kafamın dünyalarından birinde yaşadığım bir yalan mıydı o
veya kanepelerin birinde sızıp kalınca gördüğüm bir rüya mı... Kimliğine el
konulmuş olsa da alkollü araç kullanmaktan, gerçek olmasından yana kalbim.
Gobi Çölü'ne gitmek istiyorum ben de. Beni kumlara çizsin
istiyorum pamuk şekerle ve sonra damağımda bıraktığı tadın keyfine varayım
yeniden. Dağınık düşlerimi sahiplensin, nergisler ezilmeden ve erikler bulmadan
renklerini.
Takvimin yaprakları kopuyor tek tek, dağılıyor üzerindeki
anılar. Polisiye bir romanın ikinci baskısı gibiyim, bozulmuş bir kapı zili
gibi veya.
Yine günlerden yanlız başına içtiğim bir gece ve ben Gobi
Çölü’ne gitmek istiyorum. Vişne suyu içmek istiyorum, ters dönmüş bir piramitte,
altından bir lahite gömülmek istiyorum. Onu bulmak ve adını öğrenmek istiyorum
sonra, mezar taşıma o yazılsın istiyorum.
Duvarına astığı, gelip geçerken ara sıra gözüne taktığı,
belki de benim artık yaşadığım tek yer olan o resimden daha fazlası olak
istiyorum. Sonra oturup onunla bir vahanın yanında pamuk şeker yemek istiyorum.
Gobi Çölü’ne gitmek istiyorum, onu da götürmek istiyorum.
Pamuk şekerden bir uçağa binmek ve Gobi Çölü'ne gitmek istiyorum.
niye gardaş sen bedevi misin?
YanıtlaSil"Kadifemsi sesinin ırzına geçmek istedim zarifçe."
YanıtlaSilYalnızlıkla sevişmek gibi. Muazzam gerçekten, tebrik ederim.
Teşekkür ediyorum.
SilSoluk yollarımda böyle bir haz bıraktığın için, asıl ben teşekkür ediyorum. Gobi'ye gidesim geldi ya da seni de oraya götüresim. Her neyse işte.
SilO güzel kalemin, bugün bir odayı aydınlatan mum ışığı gibi görünse de çok yakında bir güneş olup aydınlatacaktır, karanlıkta kalan tüm kalabalıkları...
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum güzel dilekleriniz için...
SilO kadar siyahki senin bu öykün hem asil hem gururlu! Okadar gercekki hem aci hem tutku.. .O kadar guzelki ... durmadan yaz :)xxx
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum.
Silbi çoğrafyaçı olrak ancakk bu kadar olur diyorum :) tebrikler
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum.
SilMükemmel bir yazı, bu yaşta böyle betimlemeler
YanıtlaSilYakın takipteyim Gizem. önümüzdeki yıllarda çok çok daha iyi olacaksın. kim tutar seni!!!!!!! Canan
Çok teşekkürler güzel dilekleriniz için Canan Hn.
Silharika gözlerim dolarak okudum :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum.
Silgeleceğin iddialı imgelem yazarı ile buralarda peşin tanıştık..tasvirler harika..kelimelerin anlatmak istedikleri hem asılları hemde anlaşılması gereknler..tebrik ediyorum.. Murat Şahan
YanıtlaSilÇok çok teşekkür ediyorum.
Silbeyninizi eskitmeden devam edin..bu yolculuk yorucudur..ama yaş itibari ile bazı engeller çoktan aşılmış bile..örneğin kafkanın tadı var..ama kafka değil..
SilKafka ile kıyaslanmak bile benim için büyük bir onur ve mutluluk. Tekrar teşekkürler.
Silgerçekten öyle kafkada kelimelere sağ göstertip sol vurdurur..okuduğunuzda anladığınıla okuduktan sonra sizde kalan farklıdır..işte öyle bir tat var..ve müthiş..
SilGerçekten çok teşekkür ediyorum, çok sağolun.
Silben tamamını okumadan ne kadar iyi olduğunu yazıp sonra devam etmek istedim. Betimlemeler yakaladı ben en derinden. Tebrikler Gizem. Kansu Özden
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum.
SilHarika yazmışsın gözlerim doldu,kalemine ve yüreğine sağlık ;)
YanıtlaSilBaşarılarının devamını dilerim. Birsen
Çok teşekkürler.
SilÇok güzel yazmışsın gizem beğenerek okudum harika. Gizem Yenikler
YanıtlaSilKüçük kızzz...pamuk şekeri tadında, duygulu, betimlemeler mükemmel ve gizem kokan yazın beni etkiledi...kaleminin ucundan öpüyorum... Parla Güneş Buran
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum...
SilTebrikler... Murat Özdeniz
YanıtlaSilBizim size teşekkür etmemiz lazım...
Silyayımlamış olduğunuz yazılar birbirinden güzel.. kaliteli paylaşımlar var.. bazan zamanım olduğunda, sayfanıza bakıyorum... o kadar çok ilgimi çeken konular varki, dalıp gidiyorum... seviyeli üslubunuz sayesinde, başarılar hep yanında olacaktır... her şeyin gönlünce olmasın diliyorum. Tarık Aggun
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum!
Silne demek ben teşekkür ediyorum... her kesime hitap ediyorsunuz.. inanın... üstteki yazdıklarım, içimden geldiği gibi ben sizi bu şekilde dilim döndüğünce ifade ettim
SilTekrar teşekkürler.
Silcok begendim;) su an ruhum gobiye dogru yol aldi bile..Soguk ve suratsiz cöl firtinasi ùzerine... Betül Birgül Torlar
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum.
Silharika....!! sözleri çok değişik... benzetmeler görüş açısının ne kadar geniş olduğunu ifade etmiş...:)))
YanıtlaSilÇok güzel bir yaklaşım olmuş, hani derler ya anlatılmaz yaşamak lazım diye, anlatımayacak olanı anlatmaya çalışmak , çok farklı ve güzel bakış açıları çıkartıyor ortaya...Ben beğendim... KAyıp Düşler
YanıtlaSilÇok teşekkür ediyorum.
SilTebrikler... Eminim adınızı daha çook kitleler duyacaktır. Vahit Bayram
YanıtlaSilçok güzell emeginize yüreğinize sağlıkk... Düşler Prensesi.
YanıtlaSilTeşekkürler.
Silbu yaşta bu kadar derin duygular... tebrikler güzel bi hikayeidi. Ali Ayhan.
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum.
Silbi başka harikalık daha...takipçinim..:) Nev-i Hüzün
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum!
Silkitabını yayınlamak için ne yaptın ne yapmam gerekiyor
Eleştiri istersen iki türde bulunmam gerekcek babamın da şair olması ve bi çok yazarla oturup kalkma imkanı bulduğum için sadece bi kaç düşüncemi beyan ediyim; olumlu olarak gerçekten duygu yoğunluğuna sahip ve içten yazılmış kurallara dikkat edilmiş çekici bi yazı, olumsuz olarak bu sadece benim hissim ve görüşümdür bence hikayelemen çok uzun tutulduğu için sanırım biraz sıkıcılık var tabiki yazıyı okuyanın ruh hali bu konuda önemli başarılar dilerim kendini daha fazla geliştirmen dileğiyle saygılar...
YanıtlaSil