2012 yılında tam 210 kadın
öldürüldü, yüzde 22,2’si ayrılma veya boşanma, yüzde 10,5’i kriz ve işsizlik,
yüzde 10,15’i ise kendi kararlarını kendileri vermek istediklerinden... 2011
yılında 121, 2010 yılında 180’di bu sayı...
Yılda
yalnız bir güne sıkıştırılmış, haydi bu gün de senin olsu bari, denilerek
sadaka gibi verilmiş, haberlerde, gazetede, programlarda, reklamlarda birer
cümleyle kutlanan kadınlar gününü en çok da kadınların kutluyor olması,
Facebook, Twitter’da nezaketen kuru kuru ‘Kadınlar günü kutlu olsun!” yazılması
çok garip geliyor bana; sanki kadınlar yalnız bugün şiddet görüyor, bugün
öldürülüyormuş gibi...
Ne
oluyor ki bugün; acıyor mu erkekler kadınlara ve dövmüyorlar mı eşlerini,
kızlarını, kız kardeşlerini... “Bugün öldürmeyeceğim seni, yarın öldürürüm.” mü
diyorlar? Bugün; “Boşanma dilekçesini yazarken öldürüldü!”, “Polis daha iki gün
önce koruma talebini reddetmişti!”, “Eski sevgilisi tarafından 6 yerinden
bıçaklandı!”, “9 Yaşındaki kızını döverek öldürdü!”, “Annesini hastanelik etti!”
gibi başlıklar görmeyecek miyiz, tatilde mi olacak bütün erkekler?
Protestolar
yapılıyor, imzalar toplanıyor, ünlüler fotoğraf çekimleri yapıyor, “Şiddete
Hayır!” cümlesi internette, eldeki kağıtlarda, pankartlarda gezinip duruyor ama
bir türlü zihinlerimize, kültürümüze yerleşemiyor! Somut hiçbir sonuç vermeyen
boş uğraşların en başında kadınlar sözde kendi haklarını koruyor!
Biz
kadınlar bir güne sığdırılacak, bir kaç saat ağızlarda gezinecek, ayak altında
ezilecek kağıtlarda mahkum olacak, beş dakikalık haberlere sığacak kadar mı
değersiziz?
Sadece
bugün mü, sadece kadınlar mı mahkum bunlara...
5 Haziran Dünya Çevre Günü; o gün
kimse yere çöp atmıyor, zehirli gazları havaya salmıyor... Bir kaç ay önce
feribota binerken yetmiş yaşlarında bir teyzeyi denize çöp attığı için uyardım
ve iki metre önünde çöp kutusu olduğunu söyledim; “Terbiyesiz!” diye bağırdı
bana, bir kaç hafta önce yere şişe atan bir adamı uyardım, “Zaten herkes atmış!”
dedi. Gülüyorum halimize, yaşadığımız evren de bir güne sıkıştırılmış, bir kaç
kağıt parçasında “Çevremizi Koruyalım!” sloganlarıyla hayat bulmuş ve hatta
haberlere, gazetelere bile çıkmıyor, evimiz, yuvamız, havamız, suyumuz işte bu
kadar değerli...
4 Ekim Hayvan Hakları Günü; gün
geçmesin ki bir işkence haberi, kapatılan bir barınak haberi, sokak
hayvanlarının öldürüleceği haberi düşmesin gündemin kenarına köşesine (göbeğine
de değil) ama 4 Ekim’de hepimiz seviyoruz hayvanları, hepimiz besliyoruz,
okşuyoruz... 5 Ekim’de yine zulüm, yine iteleme... Bir gün iskelede feribot
beklerken bir kediyi itti yanımdaki kadın ayağıyla, iğrenerek baktı daha sonra,
kedi yanıma gelince kucağıma aldım onu, “Pis şeyi sevmesene!” dedi, bu gibi
kötü düşüncelerle, etrafımızdaki doğayı hor gören bakış açımızla biz ne kadar
temiz, ne kadar sevilesiyiz ki?
Anneler, babalar ve sevgililer
gününü hiç saymıyorum bile... En sevdiklerimizi, en yakınımızdakileri, bizim
için her zorluğa katlanan, bir sürü fedakarlık yapan ailemizi yalnız bir güne,
sırf satışlar artsın diye uydurulmuş bir güne sığdırıyoruz ufak bir
hediyeyle...
Bana
bir diğer garip gelen şey ise; yalnız Ramazan ayında Somali’deki açlıktan
bahsedilmesi, onlar için yardım toplanması, günlerce televizyonda açlıktan
kırılan çocukların fotoğraflarının dönmesi, devlet büyüklerinin ve sanatçıların
ziyaretleri... Ne sanıyor insanlar, yalnız Ramazan ayında mı aç oradakiler,
diğer günler karınları tok sırtları pek mi yaşıyorlar?
“19
Mayıs stadta kutlasın!” Twitter’da en çok konuşulan konu oldu ama stadlar yine
boştu; ne komik...
Doğum
günlerimiz; varlığımızı, yaşadığımızı yalnız bir gün mü kutlayacak
sevdiklerimiz?
Yıldönümleri
de aynı, öğretmenler günü de, doktorlar günü de, madenciler günü de...
İnsanlar,
doğa, hayvanlar, anneler, babalar, çocuklar nasıl bu kadar değersiz olabiliyor,
sorunlarımız, özel günlerimiz nasıl anlamsız birer cümleyle geçiştirilebiliyor
anlayamıyorum bir türlü...
Pek çok
değer boş birer güne dönüşüyor, kavramların ve duyguların içi boşalıyor ama
kuru kuru söylenmiş bir “Kadınlar Gününüz kutlu olsun!” cümlesi hala anlamlı ve
önemliymiş gibi görünüyor pek çok insana...
Öyleyse
eğer ne diyeyim; “Kadınlar Gününüz kutlu olsun!”
İnsanımız insanlıktan çıkmış sadece kendini insan olarak görüyor başkası insan değil,hele birde kadın ise masum ise Allah tan korkarak eşim diye saygı duyuyorsa,karşısındaki de kendini nemrut sanarak önüne geleni yapıyor,yazıktır,günahtır.İnsan karıncayı ezmekten korkar iken karşısındaki insanı acımadan döverek öldürüyor,çok haklısınız.Ondan sonra ramazanlık ta oruç tutu,bayram namazına herkesten önce koş,boşuna koşuyorsun kendini kandırıyorsun..
YanıtlaSil