11 Temmuz 2012 Çarşamba

Tanık hayatlar...

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20961819.asp

Ve hayat küçücük bir çocuğun hiçbir şeyi anlayamaması ve anlamlandıramamasından ibaretti, annesinin öldüğünü anlamamasından, hiç tanımadığı bir adamın kucağında az önce elini bıraktığı annesinin yanından ayrılmasından...

Ve hayat küçücük bir çocuğun annem nerede, diye sorması kadar basit, cevap veremiyor olmak kadar acı, oyalamak için çikolata vermek kadar saçmaydı. Oysa o annesini bir daha hiç göremeyecekti, bunu anladığı an istediği son şey çikolata olacaktı. Ağlayacaktı. Sussun diye yine çikolata verilecekti ona sanki acısını hafifletebilirmiş gibi ve belki de artık nefret edecekti annesinin elinden keyifle yediği çikolatadan.

Ağlayacak evet. Nedenini bilmeden annesi gelmiyor, diye ağlayacak. Annesi nasıl bu dünyayı terkediyor olduğu gerçeğinden habersizdiyse, o da habersizdi bundan. Habersiz ama ağlayacak.

Böylesi daha kolaydır belki de; kabullenme olgusunu es geçip bilmemekten başlıyorsun her şeye. Büyüdüğünde hiç anlamamış olmayı mı yoksa daha dün gibi hatırlamayı mı tercih eder bilemiyorum.

Ve hayat insanların hiç tanımadıkları biri için üzülmesinden ibaret, bir anlık. Trenden inen yolcuların çamur yüzünden, yağ yüzünden kirlenmiş paçalarına bakıp çıkmaz da bu, diye şikayet etmesinden ibaret. Evet; hiç çıkmayacak. Asla ama asla çıkmayacak ölümün lekesi.

O küçük çocuğun üzerindeki lekeler çıkmayacak, annesinin kokusu hiç sökülmeyecek nefeslerinden. Yüzü, gülüşleri hiç silinmeyecek bakışlarından. Şevkati hep teninde barınacak.

Ve hayat ölümün varlığı gittikten sonra trenin yeniden yollara düşmesinden ibaret, habersiz insanları taşımasından, ruhun sindiği yeri tekrar tekrar dövmesinden, her şeyin dışarıdan normale dönmüş gibi görünmesinden ibaret.

Bilmiyorum; başka canlar da yitip gitti mi orada. Bilseydim, görseydim onları da yazardım ama işte hayat bilmemekten ibaret, akşam haberlerde, yarın gazetelerde çıkacak haberin bilmeyenlerce yalnızca göz gezdirilecek olmasından bir de. Bilenler zaten okumayacak.

Ve hayat oldukça garip; biri ölüyor ve siz yanından geçip gidiyorsunuz. Gazetelerin altındakileri görmek istiyorsunuz dayanamayacağınızı bile bile. Yanınızdaki insanlarla olayın nasıl olduğuna dair düşünceler üretiyorsunuz sanki artık bir önemi varmış gibi. Kimisi fotoğraf çekiyor, anlayamıyorum; daha sonra bakıp anıları yad edecek ve arkadaşlarına mı gösterecek albümlere ekleyip, belki de internette paylaşır.

Ambulans görevlileri gidiyor ve polisler geliyor. Pek çoğumuz için yalnızca dizilerde ve haberlerde gördüğümüz kadar yakın olan sarı şeritler çekiliyor cansız bedenin etrafına. Kocaman kameraları elinde haberciler geliyor sonra. Herkes oradan kaçmak isterken onlar koşarak yetişmeye çalışıyorlar olaylara.

İnsanlar telaşlı, geç kalıyorlar gidecekleri yere tren çalışmadığından.

Ve hayat artık dört yaşındaki küçük bir çocuktan ibaret, bir baba için yalnızca oğlundan ibaret.

Ve hayat artık bir yokluktan ibaret, küçük bir çocuk için annesinin gitmesinden ibaret.

Ve hayat gazetelerin altındaki yüzle aslında tanışık olmamdan ibaret. Tesadüfler... tesadüfler... tesadüfler... Hayat sabah çıkarken not defterimi unutmamdan, bir şeyler yazarım diye ilk gördüğüm kırtasiyeye uğrayıp yeni bir tane almamdan, o saatte tam da o istasyonda trene binecek olmamdan ibaret. Tesadüfler... tesadüfler... tesadüfler.

Bugün, bir kaç yabancı sayılı günler içinde unutmuş olacakları kötü bir anı edindi. Ben yeni not defterimin bir kaç sayfasını dolduran bir kaç kelimeye hayat verdim. Çıkmayacak lekeleri olan bir kaç pantolon var bir de artık. Düşünüyorum da; gerçekten yazık oldu, hiç telafi edilemeyecek olan şeyler oldu bugün, mesela o adam o pantolonun aynısından bir daha nerede bulacak artık?!

Ve hayat birazcık da benim buraya bir son yazamayacak olmamdan ibaret aslında, bugün bir sona tanık oldum zaten, bir tane de ben yazmak istemiyorum.



12 yorum:

  1. Olağanüstü!!!!!

    YanıtlaSil
  2. İbaret kelimesi çok fazla kullanılmış. Uzun cümlelerde daha dikkatli olmak gerekir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İbaret kelimesi, tekrir sanatından yararlanılarak sözün etkisini güçlendirmek amacıyla kullanılıyor, aksi halde bir sözcük paragraf içinde tekrarlanamaz.

      Sil
    2. Gizem'e yaptığınız İbret alamamaktan ibaret yorumunuz, konuştu balkabağı dedirtmeden de geçmiyor hani.

      Sil
  3. Okurken yorgunluk bırakıyor fazla tekrarları. Ör:Ve hayat artık dört yaşındaki küçük bir çocuktan ibaret, bir baba için yalnızca oğlundan ibaret.

    Ve hayat artık bir yokluktan ibaret, küçük bir çocuk için annesinin gitmesinden ibaret.

    YanıtlaSil
  4. Yazının edebi yönüyle hiç ilgilenmiyorum. Beni ilgilendiren barındırdığı duygular oldu. Gündüz okuduğum çok üzücü bir olayın, şahit olanların ağzından satırlara dökülüşü.. Ve geride kalan küçük çocuğun, ileride muhtemelen yaşayacağı duygular. Çok acı, asla insanın aklından çıkmayacak korkunç bir olay. Beğendim yazınızı.

    YanıtlaSil
  5. Duygu yoğunluğu müthiş, ağlaya ağlaya okudum. tekrarlar rahatsız edici değil zaten çok şiirsel bir havası var yazının.

    YanıtlaSil
  6. nasıl bir psikolojiye girdiğime inanamazsın düşüncene bilgine yeteneğine sağlık. Kudret ÖZTÜRK

    YanıtlaSil